Ukrayna’nın mevcut Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenski, son günlerde ülke içindeki bazı eleştirilerin hedefi oldu. Hedefteki sorun, yalnızca siyasi kararlar değil, aynı zamanda yürütme biçimindeki benzerlikler. Eski liderlerden gelen sesler, Zelenski’nin uygulamalarının, Rusya’daki yönetim tarzıyla ne denli örtüşü tespit ediliyor. Yapılan eleştiriler net bir soruyu gündeme getiriyor: Zelenski, kendi halkına daha iyi bir yaşam sunma konusunda gerçekten istekli mi, yoksa geçmişteki yönetimlerin hatalarını mı tekrarlıyor?
Zelenski’nin yönetimi altında savunma, ekonomi ve uluslararası ilişkiler gibi bir dizi alanda önemli adımlar atılsa da, bazı muhalefet liderleri bu adımları yeterli görmüyor. Eleştirmenler, Zelenski’nin iç politikada dikta eğilimleri sergilediğini vurguluyor. Özellikle, ifade özgürlüğü ve medya bağımsızlığı konularındaki kaygılar artıyor. Geçmişten gelen bu eleştiriler, yalnızca kendisi için değil, ülkenin demokrasi ve özgürlük idealini de tehdit ediyor.
Eski Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko, Zelenski’nin eleştirisini yaparken dikkat çekici bir örnekle gündeme geliyor. Poroshenko, "Zelenski, ülkeyi yönettiği süre boyunca sağlıklı bir muhalefet ortamı oluşturmakta başarısız oldu. Bu durum, ülkedeki siyasi iklimin sağlıklı bir şekilde işlemesine engel teşkil ediyor," diyor. Poroshenko'nun bu eleştirisi, genç ve dinamik bir lider olarak Zelenski’nin tüm sorunları dert edinmediğini öne sürüyor.
Zelenski’nin yönetim tarzı, daha önceki liderlerin yaklaşımına benzer temellere dayanıyor. Sık sık alınan merkezi kararlar ve mevcut durumu kontrol etme çabaları, bazı insanların gözünde, geçmişteki özlemleri tetikliyor. Üstelik, reform vaatlerinin yerine getirilmediği düşüncesi, halk arasında güvensizliği artırıyor. Bu noktada, muhalefet liderleri, Zelenski’nin yönetim şeklinin, Rusya’nın siyasi uygulamalarıyla paralellik taşıdığına dikkat çekiyor.
Bu eleştiriler, aynı zamanda uluslararası durumu da etkiliyor. Batılı ülkeler tarafından sağlanan yardım ve destek, Ukrayna'nın demokratikleşme çabalarını desteklemek amacıyla sağlansa da, uygulamada yaşanan zorluklar, bu desteklerin devamını sorgulatıyor. Zelenski’nin iç politikasında sergilediği tutumlar, uluslararası alanda daha geniş tartışmalara yol açarak, Batı ile olan ilişkileri zedeleme potansiyeli taşıyor. “Ukrayna, Avrupa’nın bir parçasıdır” söylemi, artık somut eylemlere dönüştürülmek isteniyor. Ancak kilit noktalardan biri bu değişimlerin ne denli gerçekçi ve sürdürülebilir olduğudur.
Sonuç olarak, Zelenski’nin yönetimi, geçmiş liderlerin mirası ve mevcut koşullar arasında karmaşık bir denge kurmaya çalışıyor. Eski liderlerin eleştirileri, sadece geçmişin hatalarını ortaya koymuyor; aynı zamanda geleceğe dair umut ve beklentilerin de sorgulanmasına yol açıyor. Ukraynalıların Zelenski’den beklediği, sadece dış tehditlere karşı bir direnç oluşturmak değil, aynı zamanda iç siyasette, öz güvenli ve demokratik bir ortamın sağlanması. Zelenski’nin bu beklentilere yanıt verip veremeyeceği, önümüzdeki dönemde belirleyici olacak.