İstanbul, Türkiye'nin en kalabalık şehri olarak hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük bir öneme sahiptir. Ancak, son yıllarda iklim değişikliği ve yanlış su yönetimi gibi etkenler, İstanbul'un su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Şu an, İstanbul'un barajlarında yaşanan su seviyeleri şehirde endişe yaratmakta. Bugün gelinen noktada, barajlardaki su miktarı, yaz mevsiminde su ihtiyacını karşılamak açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
İstanbul'daki barajların su seviyeleri, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından düzenli olarak izlenmektedir. 2023 yılının sıcak yaz aylarında barajlardaki su seviyeleri, mevsim normallerinin altında kalmış durumda. Örneğin, yaygın olarak kullanılan barajlardan biri olan Ömerli Barajı, %38 doluluk oranına gerilemiştir. Aynı durum Sazlıdere ve Terkos barajları için de geçerlidir. Su seviyelerindeki bu düşüş, günlük su tüketiminde kısıtlamalar yapılmasına neden olabileceği gibi, tarımsal sulama, sanayi kullanımı ve içme suyu teminini de riske atmaktadır.
İstanbul'daki su kaynağı sorunlarının temelinde iklim değişikliği ve sınırlı su kaynaklarının yetersiz yönetimi yatmaktadır. Son yıllarda yaşanan kuraklık, barajlardaki su seviyelerinin beklenmedik şekilde düşmesine neden oldu. Meteorolojik verilere göre, İstanbul’a sonbahar ve kış aylarında düşmesi beklenen yağışların da az olması, önümüzdeki günlerde su krizi köşesinde olduğumuzu gösteriyor. Uzmanlar, su tasarrufu konusunda hem bireysel hem de kurumsal düzeyde hemen harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyor. Öte yandan, bu durum, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin su kaynaklarını yönetme biçimi hakkında tartışmaları da yeniden alevlendirdi.
Yerli ve yabancı meteorologlar, önümüzdeki yaz aylarında İstanbul'da su sıkıntısının daha da derinleşebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bu nedenle, İstanbul'daki su kaynaklarının korunması amacıyla yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda, yağmur suyu toplama sistemleri, su arıtma teknolojileri ve bilinçli su kullanımı gibi yöntemler, şehirde su yönetiminde sürdürülebilirlik sağlayabilir.
Sonuç olarak, İstanbul'un barajlarındaki su seviyeleri, sadece su ihtiyacı açısından değil, aynı zamanda çevresel dengenin korunması noktasında da kritik bir durumdadır. Halkın su muhalefeti konusundaki duyarlılığı ve yöneticilerin bu konu üzerindeki etkinliği, İstanbul'un gelecekteki su sorunlarını azaltmak adına büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, hemen şimdi harekete geçerek herkesin su tasarrufu alışkanlıklarını gözden geçirmesi ve su kaynaklarının yönetimi konusunda daha etkin bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.