Asansörde mahsur kalması sonucu hayatını kaybeden 16 yaşındaki Beren'in trajik ölümü, Türkiye'de büyük bir üzüntü ve infial yarattı. Yaşadığı olayın ardından, ailenin başlattığı hukuk mücadelesi ve soruşturma süreci, toplumda adalet arayışına dönüşmüştü. Beren'in ölümüyle ilgili davada sanıkların yargılanması sürerken, savcılığın talep ettiği cezalar da kamuoyuyla paylaşıldı. Beren'in ölümündeki sorumluluğu olan kişiler için istenen cezalar, meslektaşları, aile üyeleri ve destekçileri tarafından ilgiyle takip ediliyor.
Beren, geçtiğimiz yıl 4 Eylül'de İstanbul'daki bir apartmanda, asansörde mahsur kalmış ve ne yazık ki tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti. Olayın hemen ardından, apartmanın yönetimi ve asansör bakımını üstlenen şirket hakkında soruşturma başlatıldı. Beren'in, yaşıtları ile birlikte çıkmaya çalıştığı asansörde, düzensiz bakım ve ihmal nedeniyle ani bir kapanma gerçekleşmişti. Bu tür trajik olayların ardından, birçok kişi asansörlerin kontrol ve bakımlarının titizlikle yapılması gerektiği konusunda açıklamalarda bulunmuştu.
Olayın ardından başlatılan soruşturmada, savcılık sanıklar hakkında şu an için istenen cezaları şöyle belirtti: Asansör bakımını yapan firma ve apartman yönetimi, Beren'in güvenliğini tehlikeye atan hizmetlerde bulunmaktan sorumlu tutuldu. Savcılık, firma ve yöneticileri için toplamda 15 yıla kadar hapis cezası talep etti. Aile, asansörün bakımının yetersiz olduğunu savunarak, bu konuda hukuki süreçte adaletin sağlanmasını istiyor. Beren'in ailesinin avukatı, "Bu durum sadece bizim için değil, toplum için de önemlidir. Çocuklarımızın güvenliği her şeyden önce gelir." diyerek sürecin önemine dikkat çekti.
Sonuç olarak, Beren'in ölümü yalnızca bir aileyi değil, tüm toplumu etkileyen bir soruşturma sürecine dönüştü. İnsanların güvenliği için gerekli tedbirlerin alınması gerektiği bilinciyle bu davanın takipçisi olunacak. Mahkemede alınacak kararlar, benzer olaylar için de emsal teşkil edecektir. Beren'in yaşadığı trajedi, asansör güvenliğinin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gündeme getirdi. Herkesin kulağını bu davada olan gelişmelere vermesinin önemini vurgulamak gerek. Amacımız, böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaktır.
Beren’in hikayesi, sadece bu olayla sınırlı kalmayacak; adaletin yerini bulmasıyla, toplumda bir farkındalık yaratması ve diğer ailelerin de güvenliğine dikkat etmesi umudunu taşımaktadır. Yaşam hakkının her şeyden önemli olduğunu unutmamalıyız. Beren’in anısı, bu mücadelede öncelikli bir sembol haline gelmiş durumda. Dolayısıyla, hem ailesinin hem de toplumdaki diğer bireylerin bu konudaki hassasiyeti büyük bir önem taşımaktadır.